Şimdi efendim, gelin bir konuda anlaşalım. Eğer hiçbirimizin haberi yoksa, “travesti hakları” diye bir şey var mı, ya da varsa nerede satılıyor, biz onu bir bulalım önce. Biliyorsunuz ya da bilmiyorsunuz ama travesti olmak başlı başına bir spor dalı gibi. Tırnak yemek yok, kontür akması yok. Ve tabii ki en önemlisi, sabır! Şimdi elimizde haklarımız varsa, oturalım bir masaya ve detaylıca konuşalım. Gerçi masaya oturmak demişken, neden masayı biz kuruyoruz da birileri bize hazır kurmuyor, o da ayrı bir konu.
Travesti Hakları Ne Demek?
Şimdi sorarım size sevgili blog okuru, hak dediğimiz şey nedir? Anayasamızda (evet, biz de anayasayı okuduk) herkesin eşit olduğu yazıyor. Ama sen gidip marketten ekmek alırken, sırf sen travesti olduğun için uzaylıymışsın gibi bakıyorlar mı? Bazen migren yapabiliyor bu yoğun bakışlar. İşte burada “travesti hakları” devreye giriyor. Hakkımız var arkadaşım; sadece uzun uzun bakılmamaya değil, insanca yaşama hakkımız var.
Buradan hukukçularımıza selam olsun, tamam hakkımız var da, biz bu hakları gündelik hayatımızda ne kadar kullanabiliyoruz? Bakkala gittiğimizde, taksiye bindiğimizde, arkadaş ortamında… Hak diye yere bastığımızı belli, adımızla cismimizle var olduğumuzu göstermek ne kadar mümkün?
Günlük Yaşamda Bir Travesti Olarak Hak, Hukuk ve Hayatta Kalma
Gelin, sabah kahvaltısından başlayarak bir günü değerlendirelim. Hadi kahvaltıya oturduk, gözümüzü açtık. Ama önce tabii ki dış sesler devreye girebilir. “Git azıcık kadın gibi davran,” “Aa bu topuklularla mı çıktın dışarı,” gibi can sıkan cümlelerle güne başlama riskimiz yüksek. İşte bu noktada travesti haklarını bir super-power olarak düşünmek istiyoruz. Hani bir sırt çantası açıp “Haksızlık mı edildi? Hop, paragraf 3, madde 8 girsin devreye,” dercesine hakkımızı kullanabilsek fena olmazdı, değil mi?
Şimdi hak dediğiniz şeyin sabahınızın kahve kokusu kadar rahatlatıcı bir şey olması gerekiyor. Misal, bir belediye otobüsüne bindiğimizde utanarak ya da sıkılarak değil, bağdaş kurup oturacak kadar hakka sahip olduğumuzu hissetmeliyiz. Maalesef, çoğunlukla Türk kahvesine şeker koymak kadar bile net bir alanımız yok. Üstüne üstlük, durakta beklerken bile gözlerimizden gözlük fırlayacak kadar maruz kalıyoruz.
Travesti Hakları Olacak da Rahat mı Edeceğiz?
Yine de hayal kuralım. Diyelim ki her şey müthiş ilerledi, her sabah Türk dizilerindeki gibi pencereden gülümsemeyle “Ah bugün de dünyanın en eşit gününe uyandım,” diyerek kalktık. Ama işin aslı şu ki, siparişimizi getiren kurye bile “bir insan mısınız, Medusa mı?” bakışı atmadan geçemiyor. Yani travesti hakları demek sadece kağıt üzerindeki maddeler değil. Aynı zamanda o insanlara empati ve medeniyet çipini takmaktan geçiyor gibi.
Travesti hakları dendi mi akıllara gelen bir başka konu da gece hayatı. Biliyorsunuz, manyetik bir çekim gücümüz var. Ne kadar gece kulüplerine gidip, gönlümüzce eğlenmeye alışsak da, evinize dönerken tedirginlik duygusu yaratmayan ne bir cadde var ne de sokak. Hak dediğiniz şey, akşam 10’da eve koşar adım giderken kullanılmıyor ne yazık ki. Orada korna sesleri, laf atmalar ve en kötüsü; sinsi bakışlarla cebelleşmek zorunda kalıyoruz.
Travesti Hakları ve Toplumsal Farkındalık
Efendim, espriyi bir kenara bırakalım. İşin aslı şu ki, travesti hakları demek, toplumsal farkındalıkla doğru orantılı. İnsanlar size olduğu yerde nasıl davranıyorsa, sizin haklarınıza da o derece saygı gösteriyor. Sabah işe giderken, metroda yer verircesine günaydın diyerek hayatımıza normal bir renk katmaları gerekiyor.
Ama toplum, bizi Instagram bio’larındaki feminizm savunucuları gibi arkadan desteklemeyi seçiyor. Yüzümüze bakarak destek veren oldukça az. Travesti haklarımızdan yararlanacağız diye adliye koridorlarında sürünmeye gerek kalmasaydı, belki daha fazla ayna karşısında eyeliner çekebilirdik.
Yasal Çerçevede Travesti Olmak ve Haklarımızı Savunma
Adliyeye kadar gitmişken unutmamak lazım; eğer bir durum yasaların koruma şemsiyesi altına alınmamışsa günlük yaşamda bu hakların konuşulması hayli zorlaşıyor. Bir travesti olarak sırılsıklam yasal düzenlemelerden geçsek de toplumun şartlanması ve tabuları her daim en büyük engel.
Bütün bu zorluklara rağmen İstanbul bizim gibi bireyler için kocaman bir hareket alanı sunuyor. Semt semt dolaştığımızda her köşe başında birbirimize rastlayıp, mini bir dayanışma yaratır hale geldik. İşte “hak” dediğimiz şey de tam burada başlıyor. Birlikte hareket etmeye karar verdiğimizde, birbirimize destek olduğumuzda, görünürlük kendiliğinden geliyor.
Günlük Hayatta Haklarımızı Nasıl Daha Aktif Kullanırız?
Şimdi sorarım size; bir gün travesti haklarının zirve noktası ne olur? Sabah kahvaltınızı Türk kahveci baristadan alıp, şıkır şıkır bir gün geçirmek mi? Sanırım değil. Toplu taşıma araçlarına sakınmadan binmek, sevgilinizle el ele yürüyebilmek ve en basitinden “Ben buradayım arkadaş ve insanım” demek. Hatta belki “travesti hakları” adı altında aldığımız her şakanın üzerine bir gülümseme armağan ederek yaşamak önemli.
Ama bizim oturduğumuz yerden iki ayaklı metinler yazmak dışında, bu hakları görünür kılmak için daha çok çaba var.
Sonuçta bu satırları yazarken güldük, esprilerle bir nebze de olsa keyiflendik belki ama içinde bulunduğumuz gerçeklerin farkında olmak gerekiyor. Travesti hakları sadece bizim değil, aslında herkesin sorunu. Çünkü eşitlik tek yönlü bir cadde değil; herkesin rahatça ilerleyebildiği bir yol olmalı.