Beylikdüzü travestileri için aşk sancısı ne kadar sürüyor? Gelin beraber kah biraz gülelim kah biraz burkulalım! Beylikdüzü… İstanbul’un arka bahçesi, dingin rüzgârlarının ve metrobüsle gece yolculuklarının kesişim noktası. Bu güzel semtteki travestilerin kalpleri, çayırlar kadar geniş ama bir o kadar naif. Ancak bir gerçek var ki aşk sancısı, Beylikdüzü’nde de aynı sıcaklıkta yakar, aynı soğuklukta dondurur. Evet, işte bugünkü konumuz tam olarak bu!
Beylikdüzü’nde Aşk Başlangıcı
Malum, Beylikdüzü’nde aşk hikayeleri genelde dolu bir metrobüs yolculuğuyla başlar. Bir çift göz karşıdan bakar, başka bir çift göz gözlüğüyle lensiyle onu yakalamaya çalışır. Derken bir Instagram profili bulunur, hoş bir “merhaba” mesajı atılır. Ama işte esas hikaye tam burada başlar.
Travesti dünyasında aşk, yalnızca romantik bir arayış değil; aynı zamanda özgürce kendini ifade edebilmenin coşkusudur. Beylikdüzü’nde bu daha da özel bir anlam kazanır. Ama sanmayın ki aşk hep düz bir yolda ilerler. Düz yollar, Beylikdüzü’nün trafiğinde olduğu kadar aşk hayatında da en büyük lükslerden biridir!
Aşkın İlk Günleri: Çılgın Heyecan vs. Tatlı Şüpheler
İlk günlerin o patlayan gökkuşağı gibi neşesi, Beylikdüzü’nün sokaklarında dans eder. Birlikte yapılan Galataport kaçamakları, sahilde yürüyüşler, Yaşam Vadisi’nde bol kahkahalı piknikler… Ama dikkat! Çoğu aşk hikayesi, bu dönemde travesti camiasında sosyal medya araştırmalarına dayanır. “Dur bir bakayım, bu profil daha önce kimi beğenmiş?”, “Bu story’yi acaba kimlere açık yaptı?” gibi sorularla başlayan bir hafiyelik süreci başlar.
Şaka bir yana, insanın içine yerleşen bu tatlı şüphe, aşkın tuzu biberi olsa da bazen sancıya dönüşebilir. İlk günlerdeki bu ufak kaçamak şüpheler genelde pek büyük sorunlara yol açmaz. Ama… Ama sonra o sancı bir şekilde büyür.
Aşkın 2. Aşaması: Kırmızı Bayraklar mı, Sadece Uyarı Lambası mı?
Tam her şey yolunda giderken bir gün telefon açılır, dikkatlice konuşmalar dinlenir. Klasik diyaloglar başlar;
“Bu hafta buluşmuyoruz mu?”
“Ne kadar yoğunsun böyle ama?”
“Sana birini mi yazmış?”
Beylikdüzü’nde travestiler için bu dönemin adı “Switch evresi” olabilir. Çünkü aşk sancısının şekil değiştirdiği; gülden dikenlere, bahardan kara kışa dönüştüğü kırılgan bir evre bu. E tabii herkesin kalbi aynı dayanıklılık seviyesinde olmayabilir.
Aşk Sancısını Yönetme Sanatı
Eğer aşkta sancı başladıysa sabır şart, ama aynı zamanda kendini ifade edebilmek de öyle. Beylikdüzü travestileri bu konuda biraz şanslı! Neden mi? Çünkü kendini ifade ederken samimiyeti oyun oynar gibi kontrol altında tutarlar. Bir gün sinirle dolup taşarken ertesi gün hiç olmamış gibi sevgiyle sarmalamayı başarabilirler.
Bunun yanında sosyal medya, bu dönemlerde hem kavgaların hem de barış mesajlarının en güzel aracı olur. Mesela bir gün Instagram’da melankolik Tarkan şarkıları paylaşılırken ertesi gün “Güçlüyüm ben, her şey yolunda!” mesajı verilir. Kendinizi kaybetmeyin canlar, bu metod çok işe yarıyor!
Sonrası?
Peki ya Beylikdüzü travestilerinin aşk sancısı ne kadar sürer? Bu biraz kişisel bir mevzu… Kimi kendini bir hafta içinde toparlar, kimi için aylarca sürebilir. Ama kesin bir şey var ki bu sancı, kalıcı bir iz bırakır. Hem iyi hem kötü. Beylikdüzü’nün rüzgârları her zaman bu sancıyı dindirmek için yanında olur.
Mutluluk ya da yalnızlık… Her iki durumda da Beylikdüzü travestileri, koca bir aşk dersinden geçer. Geriye bir şeyler öğrenmiş olmak kalır; daha iyi sevmeyi, daha çok gülmeyi ve hayatın her köşesinden küçük mutlulukları toplayabilmeyi…
