Şişli’de travestiler ile bir pazar gününü geçirdiğim o efsane anılardan bahsedeceğim. Aman diyeyim, yanlış anlamayın! Başımıza gelen her şey tamamen şans eseri. Hepimizin hayatında unutulmaz hikâyeler vardır, öyle değil mi? Bazıları bir yaz akşamı balkon sefasında anlatılır, bazılarıysa bir fincan kahve eşliğinde karşılıklı bakışlarla yeniden yaşanır. Ama bugünkü hikâyem tamamen bambaşka…
Kahvaltı Krizi ve İlk Tanışma
Şişli’nin meşhur arka sokaklarından birinde, “Haydi kendime güzel bir kahvaltı yapayım,” dedim. Ama sadece ben mi bunu düşünmüşüm? Tüm İstanbul, aynı kafeye akın etmiş gibiydi. Yer bulmak Tamamen imkânsız gibiydi ki Cansu çıkageldi. Cansu kim mi? Şişli’nin “popüler kızlarından” biri. Kahvesini yudumlarken “Hadi gel otur ya burada, boş tabakları da toplarız,” diyerek beni masaya davet etti. Adeta bir kurtarıcı gibi.
Alışveriş ve Mizahın Kraliçeleri
Cansu’yla kahvaltıyı bitirdikten sonra “Bak sen yeni sayılırsın, gel seni birileriyle tanıştırayım,” dedi. Elbette olay bundan ibaret değildi. Meğer Cansu bizim Şişli’nin travesti camiasının gözdesi ve kendine yakışır bir entourage’a sahip. Bu arkadaş grubu alışveriş merkezlerinde, vintage dükkânlarda kendi sahnelerini yaratıyorlarmış.
Nitekim o gün mağaza mağaza dolaşıp ‘En kıskanılacak blazer modelini kim bulacak?’ yarışmasına tanıklık ettim. Oradaki esprili diyaloglarla karnım çoktan TOK, ruhumsa kahkaha terapisi yapmıştı. Ortalamanın üzerinde muhakeme yetenekleriyle “Bu size olmuş mu, olmamış mı?” kararlarını şıp diye veriyorlar. Bir bakmışsınız; Zara’nın deneme kabininde halay çekmeye başlamışlar. Şişli tüm havalılığına rağmen o an benimle birlikte kahkahalara boğulmuştu.
Spor Parkında Dedikodu Saati
Öğleden sonra sıra geldi Cansu ve ekibinin park kaçamağına… Siz hiçbir yerde parkta minderle oturup ağız dolusu kahkaha atan bir grup gördünüz mü? İşte orası Şişli‘dir. Abartısız diyorum, oyuncakların hemen yanında, minderlerimizi serip sabah kahvaltısında başlayıp akşam partisine kadar süren hikâyeler anlattık. Neler mi konuştuk? Elbette bu camianın kendi içinde dönen dedikodular… Mesela, geçen hafta QUEER PARTY’de yaşanan ihanet skandalı herkesin malumuymuş. İsim vermek istemiyorum çünkü “cadde travesti adabı” denen bir şey vardır…
Aşk ve Gurur
Akşama doğru masalar birleşti ve herkesin havasından yanına yaklaşılmıyordu. Muhtemelen adlarını söylesem dizi oyuncularını kıskandıracak karizmatikliğe sahip bu ekibin bir özelliği daha vardı. Onların arasında aşk da vardı. Birinin ilişkisi bitmiş, yeni başlanmış. Ama dikkat ettim, herkes birbirinin yanında. Beni en çok etkileyen şeylerden biri de bu oldu. Bildiğiniz gibi değil, beraberinde koskocaman bir dayanışma ruhu da taşınıyor.
Gece Nerede Bitti?
Şişli’nin ünlü mekânlarından birinde hayal edin, biz koca bir masadayız. Masanın bir yanında retro saç modelleriyle Seda, diğer yanda modern paris havalı Ezgi. Kimse kimsenin gölgesinde kalmıyor. DJ kabini şahane, herkes sahneye uğrar gibi dans ediyor. Sahne demişken, işte o gece sahneye gerçekten çıktım. Elbette biraz itekleme sonrası…
Neden Bu Hikâyeleri Paylaşıyorum?
Şişli’de travestiler deyince, insanların aklına yanlış klişeler geliyor belki. Ama o gün şunu içtenlikle anladım ki bu camianın içinde ne kadar sevgi, ne kadar mizah, ne kadar hayat olduğunu görmek gerek.
Her bölge bir kimlik taşır ama Şişli bu konuda bana bir kapı açtı. Eğlenmeyi, hatta kahkahadan gözleriniz yaşarıncaya kadar gülmeyi unutmayın.
Hani demiştik ya başta kahvaltıyla başladı bu macera diye? Şişli sokakları her defasında farklı bir hikâye vaat eder. Kim bilir, belki de kendinizi vintage avcıları arasında bulursunuz.